top of page

“Üniversitelerimiz dünyanın en iyileri içinde yer alması için neler yapmalı?"


Çankırı Karatekin Üniversitesi
Çankırı Karatekin Üniversitesi
Son yıllarda üniversitelerimiz özellikle mühendislik, teknoloji ve yerli inovasyon alanlarında ciddi adımlar attı. Bunlar boşuna değil. Bu yükselişi sağlayan tam da bu tür projeler. Ama bu yeterli mi? Değil. Uluslararası iş birliklerini daha da artırmalıyız. Araştırmaya daha çok yatırım yapmalıyız. Küresel eğitim haritasında daha güçlü bir yer edinmek istiyorsak, bunun başka yolu yok.

  • Prof. Dr. Mehmet Sezai TÜRK


Bugün artık üniversiteler sadece kendi alanlarında uzman bireyler yetiştirmekle yetinemez. Mesele, farklı disiplinleri bir araya getirerek yeni bir şeyler ortaya koyabilmekte. Yani mesele, sadece bilgiyi üretmek değil; onu dönüştürmek, onu harekete geçirmek. Dünyanın önde gelen üniversiteleri bunu başarıyor. Mühendisliği tıpla, sosyal bilimleri sanatla, teknolojiyi etikle buluşturuyorlar. Sonuç? Yapay zekâdan biyoteknolojiye, uzay teknolojilerinden sürdürülebilir çözümlere kadar çığır açıcı gelişmeler.


Türkiye’nin bu yarışta geri kalma lüksü yok. Eğer Türkiye Yüzyılı’nı konuşacaksak, bu vizyonun altını dolduracak bilimsel ve teknolojik üretim şart. Bunun yolu da üniversitelerimizin “disiplinler arası yenilikçi teknoloji” ve “sürdürülebilir kalkınma” gibi stratejik alanlara odaklanmasından geçiyor. Bu bir tercih değil; bir zorunluluk.

Burada üniversitelere büyük iş düşüyor. Öncelikle, bölümler arası duvarları yıkmaları gerekiyor. Mühendislik öğrencisi sosyoloji dersine girebilmeli, tıp öğrencisi yapay zekâ üzerine çalışabilmeli. Araştırma projeleri sadece bir fakültenin çatısı altında değil, ortak laboratuvarlarda, çok sesli bir ortamda yürümeli. İkincisi, gençleri bu dönüşümün parçası yapmalıyız. Onlara sadece ders anlatmak değil, birlikte düşünmek, birlikte üretmek zorundayız. Çünkü gelecek, sınır tanımayan fikirlerin ellerinde şekillenecek.


Türk Üniversiteleri Küresel Sıralamalarda Yükseliyor: QS ve THE 2025 Sonuçları Açıklandı

Türkiye’nin yükseköğretim kurumları, uluslararası arenada dikkat çekici bir yükseliş sergiliyor. QS World University Rankings 2025 ve Times Higher Education (THE) World University Rankings 2025 sonuçlarına göre, Türk üniversiteleri dünyanın en iyileri arasında yer alarak akademik başarılarını kanıtladı. İşte detaylar:


QS 2025: İlk 500’de Beş Türk Üniversitesi

QS World University Rankings 2025’te Türkiye, ilk 500’e beş üniversite sokarak büyük bir başarı elde etti. Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) 5 Haziran 2024 tarihli duyurusuna dayanan sıralamada, Türk üniversitelerinin mühendislik, teknoloji ve araştırma alanlarındaki güçlü performansı öne çıktı. İşte liste:

  1. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) - 285. sırada yer alarak mühendislik ve araştırma performansıyla dikkat çekti.

  2. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) - 326. sırada, teknik eğitim ve sanayi bağlantılarıyla öne çıktı.

  3. Koç Üniversitesi - 401. sırada, uluslararasılaşma ve akademik itibarıyla fark yarattı.

  4. Boğaziçi Üniversitesi - 418. sırada, sosyal bilimler ve İngilizce eğitim geleneğiyle listede yer aldı.

  5. Bilkent Üniversitesi - 477. sırada, araştırma odaklılığı ve yüksek standartlarıyla dikkat çekti.

QS 2024’te ilk 500’de sadece üç Türk üniversitesi yer alırken, bu yıl sayı beş’e yükseldi. Bu artış, Türkiye’nin yükseköğretimde kaydettiği ilerlemenin bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.




THE 2025: İki Üniversite İlk 500’de

8 Ekim 2024’te yayımlanan THE World University Rankings 2025’te ise Türkiye’den iki üniversite ilk 500’e girmeyi başardı. 2.000’den fazla kurumu kapsayan sıralamada, uluslararası outlook ve araştırma kalitesi gibi kriterler ön planda tutuldu. İşte sonuçlar:

  1. Koç Üniversitesi - 351-400 bandında yer alarak öğretim ortamı ve araştırma kalitesiyle öne çıktı.

  2. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) - 401-500 bandında, mühendislik araştırmaları ve sanayi bağlantılarıyla dikkat çekti.

THE sıralamasında Boğaziçi, İTÜ ve Bilkent gibi üniversiteler ise genellikle 501-600 bandında yer aldı. THE’nin metodolojisinin uluslararasılaşma ve araştırma etkisine daha fazla ağırlık vermesi, Türk üniversiteleri için QS’ye kıyasla daha zorlayıcı bir tablo oluşturuyor.


Üniversitelerimiz dünyanın en iyileri içinde yer alması için neler yapmalı?

Prof. Dr. Sezai Türk’ün çağrısına paralel olarak, QS ve THE sıralamalarında daha üst basamaklara çıkmak için Türk üniversitelerinin izlemesi gereken yollar şu şekilde özetlenebilir:



QS World University Rankings

QS World University Rankings’te başarılı olmak, bir üniversitenin küresel çapta tanınırlığını, akademik kalitesini ve etkisini artırmasını gerektirir. QS sıralaması, altı temel kritere dayanır: Akademik İtibar (40%), İşveren İtibarı (10%), Fakülte/Öğrenci Oranı (20%), Atıf Başına Akademisyen (20%), Uluslararası Akademisyen Oranı (5%) ve Uluslararası Öğrenci Oranı (5%). Türk üniversitelerinin bu sıralamada daha üst sıralara çıkması için izlenebilecek yolları, bu kriterler çerçevesinde şu şekilde özetleyebiliriz:


1. Akademik İtibarı Güçlendirmek

  • Uluslararası Yayınlar ve İş Birlikleri: Üniversitelerin akademik personelini, prestijli uluslararası dergilerde (örneğin, Scopus veya Web of Science indeksli) makale yayımlamaya teşvik etmesi gerekir. Ortak projelerle yabancı üniversitelerle iş birliği yapmak, küresel akademik ağlarda tanınırlığı artırır.

  • Konferans ve Seminerler: Uluslararası düzeyde konferanslar düzenlemek ve alanında tanınmış akademisyenleri ağırlamak, üniversitenin itibarını yükseltir.

  • Alumni Başarısı: "Alumni başarısı," bir üniversitenin mezunlarının akademik, profesyonel veya toplumsal alanlarda elde ettiği başarıları ifade eder. Bu kavram, genellikle üniversitelerin eğitim kalitesini, mezunlarının iş dünyasındaki etkisini ve topluma katkılarını değerlendirmek için kullanılır. Özellikle uluslararası üniversite sıralamalarında (QS, THE gibi), alumni başarısı, "akademik itibar" veya "işveren itibarı" gibi kriterlere dolaylı olarak yansır.


2. İşveren İtibarını Artırmak

  • Sanayi İş Birlikleri: Üniversitelerin iş dünyasıyla güçlü bağlar kurması, staj ve istihdam olanaklarını artırması gerekir. Örneğin, ODTÜ ve İTÜ’nün teknopark başarıları bu alanda bir avantaj sağlıyor.

  • Kariyer Fuarları: Uluslararası şirketlerin katıldığı kariyer etkinlikleri düzenlemek, mezunların işverenler nezdindeki değerini artırır.

  • Pratik Eğitim: Müfredatın iş piyasasının ihtiyaçlarına göre güncellenmesi (örneğin, yapay zeka veya yeşil teknoloji gibi trend alanlar) işveren algısını güçlendirir.


3. Fakülte/Öğrenci Oranını İyileştirmek

  • Akademisyen Sayısını Artırmak: Daha fazla nitelikli öğretim üyesinin istihdam edilmesi, öğrenci başına düşen akademisyen oranını iyileştirir. Bu, aynı zamanda bireysel rehberlik ve eğitim kalitesini artırır.

  • Sınıf Büyüklüklerini Optimize Etmek: Büyük öğrenci grupları yerine daha küçük ve etkileşimli sınıflar oluşturmak, bu kritere pozitif katkı sağlar.


4. Araştırma ve Atıf Performansını Yükseltmek

  • Araştırma Fonları: Devlet ve özel sektörden araştırma projeleri için daha fazla fon sağlanması, akademisyenlerin yüksek etkili çalışmalar yapmasını destekler. TÜBİTAK gibi kurumların bu yöndeki teşvikleri artırılabilir.

  • Atıf Stratejisi: Üniversitelerin, atıf alma potansiyeli yüksek alanlara (örneğin, mühendislik, tıp, yapay zeka) odaklanması ve bu çalışmaları açık erişimli platformlarda paylaşması gerekir.

  • Disiplinlerarası Çalışmalar: Farklı alanları birleştiren yenilikçi projeler, genellikle daha fazla atıf alır.


5. Uluslararasılaşmayı Artırmak

  • Uluslararası Akademisyen Çekimi: Yabancı akademisyenler için cazip koşullar sunmak (örneğin, rekabetçi maaşlar, araştırma bütçeleri) bu oranı yükseltir. Türkiye’nin bu alanda vize kolaylığı gibi politikalar geliştirmesi faydalı olabilir.

  • Uluslararası Öğrenci Sayısı: Daha fazla yabancı öğrenciyi çekmek için İngilizce programlar çoğaltılmalı, burs imkanları artırılmalı ve kampüslerde çok kültürlü bir ortam yaratılmalı. Örneğin, Koç ve Bilkent’in uluslararası öğrenci dostu politikaları bu başarıyı destekliyor.

  • Değişim Programları: Erasmus+ gibi programların kapsamını genişletmek, üniversitenin küresel ağını güçlendirir.


6. Türk Üniversitelerine Özgü Stratejiler

  • Bölgesel Güç Kullanımı: Türkiye’nin Balkanlar, Orta Asya ve Afrika’daki kültürel bağlarını kullanarak bu bölgelerden öğrenci ve akademisyen çekmesi, uluslararası oranları artırabilir. Bu coğrafyalara yönelik akademik iş birlikleri kritik önem taşıyor.

  • Mühendislik ve Teknolojiye Odaklanma: QS’de Türk üniversitelerinin en güçlü olduğu alan mühendislik. Bu avantajı, yapay zeka, yenilenebilir enerji gibi geleceğin alanlarında derinleştirerek sürdürmek mümkün.

  • İletişim ve Tanıtım: Üniversitelerin küresel ölçekte daha etkili bir marka iletişimi yapması (örneğin, sosyal medya kampanyaları, uluslararası fuarlar) hem akademik hem işveren itibarını destekler.



Genel Değerlendirme

QS’de ilk 500’e giren Türk üniversitelerinin (ODTÜ, İTÜ, Koç, Boğaziçi, Bilkent) başarısı, bu stratejilerin bir kısmını zaten uyguladıklarını gösteriyor. Ancak daha fazla üniversite bu listeye girecekse, araştırma etkisini artırmak, uluslararasılaşmaya yatırım yapmak ve iş dünyasıyla entegrasyonu güçlendirmek şart. Devlet desteği, özel sektör iş birliği ve uzun vadeli bir vizyonla, Türkiye’nin QS sıralamasındaki yükselişi hızlanabilir.


Çankırı Karatekin Üniversitesi, QS World University Rankings 2025 sıralamasında ilk 1503 üniversite arasında yer almıyor. QS sıralaması, dünya genelinde 1503 üniversiteyi kapsamlı bir şekilde değerlendirirken, Çankırı Karatekin Üniversitesi’nin bu listede belirli bir sırası belirtilmemiş. Çankırı Karatekin Üniversitesi’nin yabancı öğrenci sayısı, son resmi açıklamalara göre 2024-2025 akademik yılı itibarıyla yaklaşık 1.500’ü aşmış olduğu belirtilmekte. Mezun takibi, üniversite sanayi ilişkilerini güçlendirme, eğitim kalitesini arttırma ve kaliteli yabancı öğretim üyelerine yer verme, tanıtım çalışmalarını arttırma, uluslararası anlaşmaları uygulanır bir şekle dönüştürme gibi etkenler  iyi planlanırsa üniversitenin bu sıralamaya girmesi mümkün gözükmekte.


Times Higher Education (THE) World University Rankings

Times Higher Education (THE) World University Rankings’te başarılı olmak, QS’ye göre farklı bir strateji gerektirir çünkü THE’nin metodolojisi daha fazla araştırma etkisine ve uluslararasılaşmaya odaklanır. THE sıralaması beş ana kritere dayanır: Öğretim (30%), Araştırma (30%), Atıflar (30%), Uluslararası Outlook (7.5%) ve Sanayi Geliri (2.5%). Türk üniversitelerinin THE’da üst sıralara çıkması için bu kriterlere yönelik şu yollar izlenebilir:


1. Öğretim Kalitesini Artırmak (30%)

  • Eğitim Ortamını Güçlendirmek: THE, öğretim kriterinde akademik itibar, fakülte/öğrenci oranı ve doktora mezun oranına bakar. Üniversitelerin nitelikli akademisyen sayısını artırması ve doktora programlarını geliştirmesi gerekir.

  • Küçük Gruplarla Eğitim: Büyük sınıflar yerine birebir etkileşime dayalı eğitim modelleri benimsenmeli. Örneğin, Koç Üniversitesi’nin kişiselleştirilmiş eğitim yaklaşımı bu alanda bir avantaj sağlıyor.

  • Mezun Başarısı: Mezunların akademik veya profesyonel alandaki başarıları, öğretim kalitesinin bir göstergesi olarak anketlerde öne çıkar. Kariyer destek birimleri güçlendirilmeli.


2. Araştırma Performansını Yükseltmek (30%)

  • Uluslararası Tanınırlık: THE, araştırma kriterinde hacim, gelir ve itibarı değerlendirir. Üniversitelerin büyük ölçekli, uluslararası projelere katılması ve bu projeleri prestijli dergilerde yayımlaması kritik.

  • Araştırma Merkezleri: Disiplinlerarası araştırma merkezleri kurarak yenilikçi konulara (örneğin, yapay zeka, iklim değişikliği) odaklanmak, küresel çapta dikkat çeker.

  • Fon Çeşitliliği: Devlet destekli TÜBİTAK projelerinin yanı sıra Avrupa Birliği (Horizon Europe gibi) fonlarına başvurular artırılmalı.


3. Atıf Etkisini Artırmak (30%)

  • Yüksek Etkili Yayınlar: THE’nin atıf kriteri, bir üniversitenin araştırmalarının küresel akademik topluluk tarafından ne kadar kullanıldığını ölçer. Üniversitelerin, atıf alma potansiyeli yüksek alanlara (örneğin, tıp, mühendislik, doğa bilimleri) yönelmesi ve açık erişim politikaları benimsemesi gerekir.

  • Uluslararası İş Birlikleri: Yabancı akademisyenlerle ortak makaleler yayımlamak, atıf oranını artırır. ODTÜ’nün mühendislik alanındaki uluslararası projeleri buna örnek teşkil ediyor.

  • Stratejik Alan Seçimi: Küresel sorunlara çözüm sunan çalışmalar (örneğin, sürdürülebilirlik, biyoteknoloji) daha fazla atıf alır.


4. Uluslararası Outlook’u Geliştirmek (7.5%)

Uluslararası Outlook’u Geliştirmek," bir üniversitenin küresel çapta tanınırlığını, iş birliğini ve çeşitliliğini artırmak için attığı adımları ifade eder.

  • Uluslararası Akademisyen ve Öğrenci Oranı: THE, bu kriterde uluslararası akademisyen, öğrenci ve iş birliği oranlarını değerlendirir. Üniversiteler, yabancı akademisyenler için cazip koşullar (konut, araştırma bütçesi) ve öğrenciler için burslar sunmalı.

  • İngilizce Programlar: Daha fazla lisans ve lisansüstü programın İngilizce sunulması, uluslararası çekiciliği artırır. Boğaziçi Üniversitesi’nin İngilizce eğitim geleneği bu konuda bir model olabilir.

  • Küresel İş Birlikleri: Ortak diploma programları veya araştırma ağlarına (örneğin, EUA) katılım, uluslararası tanınırlığı güçlendirir.


5. Sanayi Gelirini Artırmak (2.5%)

  • Teknopark ve Spin-off’lar: "Spin-off," bir üniversitenin bünyesinden doğan, genellikle araştırma ve inovasyon temelli yeni bir şirket veya girişimi ifade eder. Üniversitelerin sanayi ile iş birliğini derinleştirmesi, patent sayısını ve teknoloji transferini artırması gerekir. İTÜ ve ODTÜ’nün teknopark başarıları bu alanda örnek teşkil ediyor. Çankırı Karatekin Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi (ÇAKÜ Teknokent), 20 Mart 2025 tarihinde Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın katılımıyla resmi olarak açılmıştır. Yakınkent Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan bu teknokent, 10 bin metrekarelik bir alana sahiptir. Teknokent’in kuruluş çalışmaları 2018’de başlamış, Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı’nın desteğiyle 2023’te aktif hale gelmiştir. Spin-off’lar konusunda ise henüz başlangıç aşamasında olduğu söylenebilir; teknokentin sağladığı imkanlarla bu alanda da ilerleme potansiyeli mevcut.

  • Ar-Ge Projeleri: Özel sektörle ortak Ar-Ge projeleri geliştirilerek hem gelir artırılabilir hem de araştırmaların pratik etkisi yükseltilebilir.

  • İnovasyon Ekosistemi: Start-up’ları destekleyen kuluçka merkezleri kurmak, sanayi gelirine katkı sağlar.


Türk Üniversitelerine Özgü Stratejiler

  • Bölgesel Avantajı Kullanma: Türkiye’nin Orta Asya, Balkanlar ve Afrika ile tarihsel bağları, bu bölgelerden öğrenci ve akademisyen çekmek için bir fırsat. THE’nin uluslararası outlook kriterinde bu avantaj değerlendirilebilir.

  • Araştırma Odaklılık: QS’ye göre daha fazla araştırma ağırlığı olan THE’de başarılı olmak için Türk üniversitelerinin yayın sayısından çok yayın kalitesine odaklanması şart.

  • Devlet Desteği: THE kriterlerinde rekabet edebilmek için altyapı yatırımları (laboratuvarlar, kütüphaneler) ve akademisyenlere sağlanan teşvikler artırılmalı.



Genel Değerlendirme

THE 2025’te ilk 500’e giren Koç Üniversitesi ve ODTÜ, öğretim ve araştırma kalitesiyle öne çıkıyor. Ancak Türkiye’den daha fazla üniversite bu listeye girecekse, özellikle atıf etkisi ve uluslararasılaşma alanlarında sıçrama yapılması gerekiyor. QS’den farklı olarak THE, nicelikten çok niteliğe odaklanır; bu nedenle uzun vadeli bir araştırma vizyonu, uluslararası ağlar ve sanayi iş birliği kritik önem taşıyor. Türk üniversiteleri, mevcut mühendislik ve teknoloji avantajlarını bu doğrultuda geliştirirse, THE sıralamasında daha üst basamaklara yükselebilir.


Çankırı Karatekin Üniversitesi, Times Higher Education (THE) World University Rankings  2025 sıralamasında dünya genelinde 1501+ bandında yer alıyor. THE’nin 8 Ekim 2024’te yayımlanan bu sıralaması, 2.000’den fazla üniversiteyi kapsamaktadır.

 

Karşılaştırma ve Değerlendirme


QS ve THE sıralamaları arasında bariz farklar var. QS’ye baktığınızda, beş üniversitemiz ilk 500 içinde yer alıyor; ama THE’da bu sayı ikiye düşüyor. Bunun sebebi de aslında iki sistemin farklı ölçütlere dayanması. QS biraz daha akademik itibar ve iş dünyasının görüşlerine kulak veriyor — bu da Türkiye’deki üniversitelerin lehine bir durum yaratıyor. THE ise daha katı, daha seçici bir sistem. Araştırma etkisi, uluslararasılaşma gibi alanlarda daha sıkı bir değerlendirme yapıyor. Ama her şeye rağmen Koç Üniversitesi ve ODTÜ her iki listede de istikrarlı bir başarı sergiliyor. Bu da bize Türkiye’nin yükseköğretimde aslında ne kadar güçlü bir potansiyele sahip olduğunu gösteriyor.


Son yıllarda üniversitelerimiz özellikle mühendislik, teknoloji ve yerli inovasyon alanlarında ciddi adımlar attı. Bunlar boşuna değil. Bu yükselişi sağlayan tam da bu tür projeler. Ama bu yeterli mi? Değil. Uluslararası iş birliklerini daha da artırmalıyız. Araştırmaya daha çok yatırım yapmalıyız. Küresel eğitim haritasında daha güçlü bir yer edinmek istiyorsak, bunun başka yolu yok.


Ben hep şunu söylüyorum: Disiplinler arası yenilikçi teknoloji ve sürdürülebilir kalkınma bizim geleceğimizin anahtarı. Bu alanlarda kim öne geçerse, geleceği o kuracak. Bu bağlamda Çankırı Karatekin Üniversitesi çok önemli bir fırsatın eşiğinde. Teknokent’in kurulması, uluslararası öğrencilerin çeşitlenmesi, bulunduğu coğrafi konum... Bunların hepsi büyük avantaj. Ama yeterli değil. Mezunların izini sürmek, onların başarılarını görünür kılmak lazım. Kadroyu kaliteli yabancı akademisyenlerle zenginleştirmek lazım. Tanıtımı daha stratejik yapmalı, üniversitenin sesini dünyaya duyurmalıyız.

Bunlar yapılırsa, Çankırı Karatekin Üniversitesi’nin QS ve THE gibi sıralamalarda üst sıralara çıkması hayal değil. Yeter ki ne yaptığımızı bilelim, nereye gitmek istediğimizi netleştirelim.


コメント


bottom of page