Türkiye’nin Dizi Zaferi ve Üniversitelerin Kültür İhracatındaki Küresel Rolü
- Prof. Dr. Mehmet Sezai TÜRK
- 25 Mar
- 4 dakikada okunur
Türkiye’nin dizi sektörüyle yakaladığı kültürel ihracat başarısı, üniversitelerle çok daha büyük bir vizyona ulaşabilir. Dizilerle başlayan bu yolculuk, akademik birikimle taçlandığında hem Türkiye’nin küresel imajı güçlenir hem de genç nesiller arasında köprüler kurulur. Japonya ve Kore’nin izinden giderek, üniversitelerimizi bu hareketin motoru haline getirelim. Bu, sadece bir ekonomik kazanç değil, aynı zamanda bir gönül birliği yaratma fırsatıdır. Haydi, bu potansiyeli sevgiyle ve kararlılıkla hayata geçirelim!

Prof. Dr. Mehmet Sezai TÜRK
Türkiye, son yıllarda dizi sektörüyle kültürel ihracatın parlayan yıldızlarından biri haline geldi. “Muhteşem Yüzyıl”, “Diriliş Ertuğrul”, “Sen Çal Kapımı” ve “Kara Sevda” gibi yapımlar, sadece birer televizyon dizisi olmanın ötesine geçerek Türkiye’nin tarihini, geleneklerini ve yaşam tarzını dünya sahnesine taşıdı. Türk dizileri, 2023 itibarıyla 150’den fazla ülkede izleniyor ve sektörün yıllık ihracat geliri 600 milyon doları aşmış durumda. Bu başarı, Türkiye’yi Orta Doğu’dan Latin Amerika’ya, Balkanlar’dan Asya’ya kadar geniş bir coğrafyada tanınır hale getirdi. Ancak bu kültürel etkiyi kalıcı ve daha derin bir boyuta taşımak istiyorsak, üniversiteler bu hareketin lokomotifi olmalı. Dizilerin açtığı kapıyı genişletmek, Türkiye’nin akademik birikimini ve entelektüel gücünü küresel ölçekte sergilemek için üniversitelere büyük bir rol düşüyor.
Dizilerin Yarattığı Kültürel Dalga
Türk dizilerinin küresel başarısı tesadüf değil. Örneğin, “Muhteşem Yüzyıl” 70’ten fazla ülkede yayınlanırken, Osmanlı saray kültürünü ve tarihini milyonlara tanıttı. Latin Amerika’da izleyiciler, Hürrem Sultan’ın hikayesiyle Türk tarihine merak salarken, Arap dünyasında “Kara Sevda”nın romantik sahneleri İstanbul’u bir turizm destinasyonu haline getirdi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2022’de Türkiye’yi ziyaret eden turist sayısında önceki yıla göre %20’lik bir artış yaşandı ve bu artışta dizilerin etkisi yadsınamaz. Ancak bu ilgi, yalnızca turizm veya eğlenceyle sınırlı kalmamalı. İşte tam bu noktada üniversiteler devreye girerek, dizilerin yarattığı bu merakı bir öğrenme ve bağ kurma fırsatına çevirebilir.

Üniversitelerin Köprü Kurma Potansiyeli
Türkiye’de yaklaşık 200 üniversite bulunuyor ve bu kurumlar, kültürel ihracatı bir üst seviyeye taşıyacak altyapıya sahip. Öncelikle, yabancı öğrenci sayısını artırmak bu sürecin temel taşlarından biri olabilir. 2023 itibarıyla Türkiye’de 300 binden fazla uluslararası öğrenci eğitim görüyor; bu rakam, Japonya’daki 200 bin ve Güney Kore’deki 170 bin uluslararası öğrenciyle kıyaslandığında oldukça etkileyici. Ancak, Türkiye bu potansiyeli daha sistematik bir şekilde kullanabilir. Mesela, bir Pakistanlı öğrenci, “Diriliş Ertuğrul”dan etkilenip Anadolu’da tarih okumak için geldiğinde, hem Türkçeyi öğrenir hem de kültürümüzü bizzat yaşar. Yunus Emre Enstitüsü ile iş birliği yaparak, üniversiteler Türk dili ve kültürü programlarını yaygınlaştırabilir. Böylece dizilerle başlayan merak, akademik bir yolculuğa dönüşür.
Japonya ve Kore’den İlham: Üniversitelerin Rol Modeli
Japonya ve Güney Kore, popüler kültür ihracında üniversitelerin gücünü kullanan iki çarpıcı örnek. Japonya’da anime ve manga çılgınlığı, üniversitelerin sanat ve tasarım bölümleriyle destekleniyor. Tokyo Üniversitesi, animasyon endüstrisine yönelik araştırmalar ve eğitim programlarıyla bu sektöre akademik bir zemin sunuyor. Japonya’nın 2022’de kültürel içerik ihracatından elde ettiği gelir 20 milyar doları buldu ve bu başarının bir kısmı üniversitelerin katkısına dayanıyor. Benzer şekilde, Güney Kore’de K-Pop ve K-Drama furyası, Seul Ulusal Üniversitesi gibi kurumların Kore dili ve kültürü programlarıyla pekiştiriliyor. Kore’ye 2023’te gelen 150 bin uluslararası öğrencinin çoğu, BTS veya “Squid Game” gibi yapımlardan etkilenerek bu ülkeyi tercih etti. Türkiye de bu modeli benimseyerek, Boğaziçi, İstanbul veya Hacettepe gibi üniversiteleriyle dizi sektörünü akademik bir çerçeveye oturtabilir.

Akademik Destekle Dizilerin Kalitesini Artırmak
Üniversiteler, dizi sektörüne doğrudan katkı sağlayabilir. Senaryo yazımı, tarihsel doğruluk ve kültürel temsiller konusunda eğitim programları geliştirilebilir. Örneğin, bir dizi ekibi, Osmanlı dönemi yemek kültürü için bir gastronomi profesöründen destek alabilir ya da bir tarihçi, “Kuruluş Osman” gibi yapımlarda detayların doğruluğunu denetleyebilir. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, kostüm tasarımı ve sahne sanatları alanında sektöre eleman yetiştirebilir. Bu tür iş birlikleri, dizilerin sadece eğlenceli değil, aynı zamanda eğitici ve güvenilir olmasını sağlar. Böylece izleyiciler, hem keyif alır hem de Türkiye hakkında daha derin bir bilgi edinir.
Kültür Festivalleri ve Akademik Etkinlikler
Üniversiteler, uluslararası kültür festivalleri düzenleyerek Türkiye’yi bir cazibe merkezi haline getirebilir. Örneğin, Ankara Üniversitesi bir “Türk Sineması Haftası” organize edebilir ve bu etkinlikte hem dizilerden sahneler gösterilir hem de akademisyenler Türk kültürünün inceliklerini anlatır. Bir Hintli öğrencinin bu festivalde hem “Sen Çal Kapımı”nın romantizmini hem de Türk edebiyatından Orhan Pamuk’un eserlerini keşfettiğini hayal edin. Bu tür etkinlikler, dizilerin yarattığı ilgiyi somut bir deneyime dönüştürür. Japonya’da Kyoto Üniversitesi’nin düzenlediği geleneksel çay seremonisi etkinlikleri, turistleri ve öğrencileri çekerek Japon kültürünü yaşatıyor. Türkiye de benzer bir yaklaşımla, örneğin Ege Üniversitesi’nde bir “Zeybek Günü” düzenleyebilir.

Ekonomik ve Sosyal Kazanımlar
Bu stratejiler sadece kültürel değil, ekonomik ve sosyal faydalar da sağlar. Türkiye’deki uluslararası öğrenciler, yıllık ortalama 2 milyar dolarlık bir ekonomik katkı sağlıyor. Üniversiteler bu rakamı artırarak hem ülke ekonomisine destek olabilir hem de Türkiye’nin “yumuşak gücünü” pekiştirebilir. Ayrıca, farklı kültürlerden gelen gençler arasında kurulan dostluklar, uzun vadede küresel bir ağ oluşturur. Mesela, bir Brezilyalı öğrenci Türkiye’de aldığı eğitimi ülkesine taşıdığında, Türk dizilerine olan ilgiyi iş fırsatlarına çevirebilir.
Somut Adımlar ve Gelecek Vizyonu
Peki, nereden başlamalı? İlk olarak, YÖK (Yükseköğretim Kurulu) bir “Kültür İhracatı ve Eğitim” stratejisi geliştirebilir. Üniversiteler, dizi sektörüyle iş birliği için özel birimler kurabilir. Örneğin, İstanbul Üniversitesi bünyesinde bir “Dizi ve Kültür Araştırmaları Merkezi” açılabilir. İkinci olarak, yabancı öğrenciler için burs programları genişletilmeli; özellikle dizilerin popüler olduğu ülkelerden (Suudi Arabistan, Meksika, Arjantin gibi) gelen öğrencilere öncelik tanınabilir. Üçüncü olarak, her yıl bir “Uluslararası Türk Kültürü Sempozyumu” düzenlenerek akademisyenler, yapımcılar ve öğrenciler bir araya getirilebilir.
Sonuç olarak, Türkiye’nin dizi sektörüyle yakaladığı kültürel ihracat başarısı, üniversitelerle çok daha büyük bir vizyona ulaşabilir. Dizilerle başlayan bu yolculuk, akademik birikimle taçlandığında hem Türkiye’nin küresel imajı güçlenir hem de genç nesiller arasında köprüler kurulur. Japonya ve Kore’nin izinden giderek, üniversitelerimizi bu hareketin motoru haline getirelim. Bu, sadece bir ekonomik kazanç değil, aynı zamanda bir gönül birliği yaratma fırsatıdır. Haydi, bu potansiyeli sevgiyle ve kararlılıkla hayata geçirelim!
Comments